قال النبي صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: "وَإِنَّ الْعُلَمَاءَ وَرَثَةُ الأَنْبِيَاءِ وَإِنَّ الأَنْبِيَاءَ لَمْ يُوَرِّثُوا دِينَارًا وَلاَ دِرْهَمًا وَرَّثُوا الْعِلْمَ فَمَنْ أَخَذَهُ أَخَذَ بِحَظٍّ وَافِرٍ" [صححه الألباني في ((صحيح سنن أبي داود))]
Rasûlüllah’ı Sallallahu Aleyhi ve Sellem söyledi: "Ve şüphesiz ki âlimler nebîlerin varisleridir. Ve nebîler dinar veya dirhem miras bırakmazlar. Onlar sadece ilmi miras bırakırlar. Kim bu mirası alırsa çokça nasip almış demektir." [Tirmizî, İlim 19. Ebû Dâvûd, İlim, 1; İbn Mâce, Mukaddime 17.]
The Messenger of Allah (Ṣallā -llāhu ʿalayhī wa-sallam) said: "The learned are the heirs of the Prophets who bequeath neither dinar nor dirham but only that of knowledge; and he who acquires it, has in fact acquired an abundant portion." [Sunan Abi Dawud 3641, Jami` at-Tirmidhi 2682, Sunan Ibn Majah 223]
[ 29 ] حديث: "أَلَا أَدُلُّك عَلَى أَبْوَابِ الْخَيْرِ" Cennet'e Sokan Cehennem'den Uzaklaştıran En Büyük Ameller Deeds that lead to Paradise II |
[ 29 ]
حديث: "أَلَا أَدُلُّك عَلَى أَبْوَابِ الْخَيْرِ".
عَنْ مُعَاذِ بْنِ جَبَلٍ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ: قُلْت يَا رَسُولَ اللهِ! أَخْبِرْنِي بِعَمَلٍ يُدْخِلُنِي الْجَنَّةَ وَيُبَاعِدْنِي مِنْ النَّارِ، قَالَ: "لَقَدْ سَأَلْت عَنْ عَظِيمٍ، وَإِنَّهُ لَيَسِيرٌ عَلَى مَنْ يَسَّرَهُ اللهُ عَلَيْهِ: تَعْبُدُ اللهَ لَا تُشْرِكْ بِهِ شَيْئًا، وَتُقِيمُ الصَّلَاةَ، وَتُؤْتِي الزَّكَاةَ، وَتَصُومُ رَمَضَانَ، وَتَحُجُّ الْبَيْتَ"، ثُمَّ قَالَ: "أَلَا أَدُلُّك عَلَى أَبْوَابِ الْخَيْرِ؟ الصَّوْمُ جُنَّةٌ، وَالصَّدَقَةُ تُطْفِئُ الْخَطِيئَةَ كَمَا يُطْفِئُ الْمَاءُ النَّارَ، وَصَلَاةُ الرَّجُلِ فِي جَوْفِ اللَّيْلِ"، ثُمَّ تَلَا: "تَتَجَافَىٰ جُنُوبُهُمۡ عَنِ ٱلۡمَضَاجِعِ" حَتَّى بَلَغَ "يَعۡمَلُونَ"، ثُمَّ قَالَ: "أَلَا أُخْبِرُك بِرَأْسِ الْأَمْرِ وَعَمُودِهِ وَذُرْوَةِ سَنَامِهِ؟" قُلْت: بَلَى يَا رَسُولَ اللهِ. قَالَ: "رَأْسُ الْأَمْرِ الْإِسْلَامُ، وَعَمُودُهُ الصَّلَاةُ، وَذُرْوَةُ سَنَامِهِ الْجِهَادُ"، ثُمَّ قَالَ: "أَلَا أُخْبِرُك بِمَلَاكِ ذَلِكَ كُلِّهِ؟" فقُلْت: بَلَى يَا رَسُولَ اللهِ! فَأَخَذَ بِلِسَانِهِ وَقَالَ: "كُفَّ عَلَيْك هَذَا". قُلْت: يَا نَبِيَّ اللهِ وَإِنَّا لَمُؤَاخَذُونَ بِمَا نَتَكَلَّمُ بِهِ؟ فَقَالَ: "ثَكِلَتْك أُمُّك وَهَلْ يَكُبُّ النَّاسَ عَلَى وُجُوهِهِمْ -أَوْ قَالَ عَلَى مَنَاخِرِهِمْ- إلَّا حَصَائِدُ أَلْسِنَتِهِمْ؟!".
Cennet'e Sokan Cehennem'den Uzaklaştıran En Büyük Ameller:
Muâz bin Cebel (Radıyallahu Anhu)'den: Demiştir ki: Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)ile Tebük gazâsına çıkmıştık. Sıcak bastı. Herkes birer tarafa dağıldı. Bir de baktım ki, Resûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) yanı başımdadır. Hemen ona yaklaşıp: "Ya Resûla'llah, beni Cenne'te sokacak ve Cehennem'den uzaklaştıracak bir ameli bana haber ver" dedim. Buyurdu ki: "Sen çok büyük bir şey sordun. Maahâzâ Allahû Teâla'nın müyesser kıldığı kimseye göre herhalde âsândır. Allah'a "hiç bir şeyi şerik etmemek üzere" ibâdet edersin. Namazı kılar, zekâtı verir, Ramazan'ı tutar, Beytu'llâh'ı Hacc edersin." Ondan sonra buyurdu ki: "Sana hayır kapılarına delalet edeyim mi? Oruç siper ve kalkandır. Sadaka günâhı, "su ateşi söndürür gibi" söndürür. Gece ortasında adamın namaz kılması da böyledir." Sonra: "Onlar (mü'minler) öyle kimselerdir ki, yanları yataklarından uzak durup ibâdete kıyâm ederler. Rab'larına kâh korkarak, kâh umarak duâ ederler. Ve rızık olarak kendilerini verdiğimizden de infak ederler. İşte bunlar için" yapmış oldukları amellerin mükâfatı olar" ne sevinçler sakladığımızı hiç bir kimse bilemez" âyet-i kerimelerini (Secde Sûresi: 16-17) tilâvet buyurdu. Ondan sonra: "İşin (dinin) başı, direği, en yüce tarafı nedir sana haber vereyim mi?" dedi. Evet ya Resûla'llâh, dedim. Dedi ki: "İşin başı İslâm'dır. Direği namazdır. En yüce tarafı cihâddır." Ondan sonra: "Bu dediklerimin hepsini tutan, sebeb-i bakâ ve kemâli olan nedir sana söyliyeyim mi?" diye sordu. Evet yâ Resûlallah deyince mübâret dilini (eliyle) tutup, "İşte şunu tut" buyurdu. Dedim ki: Ya Nebiyya'llâh, biz söylediğimiz sözlerle de mi muâhaze olunacağız?" Buyurdu ki: "Herkesi Cehennem'de yüzükoyun düşüren, dillerinin biçtiklerinden (yâni kazandıklarından) başkası mı zannedersin."
Deeds that lead to Paradise II:
On the authority of Muadh bin Jabal (Radeyallāhu ′Anhu), who said: I said: "O Messenger of Allah, tell me of an act which will take me into Paradise and will keep me away from Hell fire." He said: "You have asked me about a major matter, yet it is easy for him for whom Allah Almighty makes it easy. You should worship Allah, associating nothing with Him, you should perform the prayers, you should pay the zakat, you should fast in Ramadan, and you should make the pilgrimage to the House." Then he said: "Shall I not show you the gates of goodness? Fasting [which] is a shield, charity [which] extigueshes sin as water extebgueshes fire; and the praying of a man in the deapth of night." Then he recited : "Who forsake their beds to cry unto their Lord in fear and hope, and spend of that We have bestowed on them. No soul knoweth what is kept hid for them of joy, as a reward for what they used to do". (quran, verse). Then he said: "Shall I not tell you of the peak of the matter, its pillar, and its topmost part?" I said: "Yes, O Messenger of Allah." He said: "The peak of the matter is Islam; the pillar is prayer; and its topmost part is jihad." Then he said: "Shall I not tell you of the controling of all that ?" I said:"Yes, O Messenger of Allah", and he took hold of his tongue and said: "Restrain this." I said: "O Prophet of Allah, will what we say be held against us?" He said: "May your mother be bereaved of you, Muadh! Is there anything that topples people on their faces - or he said on their noses into Hell-fire other than the jests of their tongues?"
كُتُبِي
وَمُؤَلَّفَاتِي وَأَعمَالِي - Kitaplarım Ve Eserlerim
- My Books and Works
|