بحث - Arama - Search
العربية - Arapça - Arabic
(اَللّهُمَّ انْفَعْنِي بِمَا عَلَّمْتَنِي وَعَلِّمْنِي مَا يَنْفَعُنِي وَارْزُقْنِي عِلْمًا تَنْفَعُنيِ بِهِ)، (اللهم يا مُعَلِّمَ إبراهيمَ عَلِّمْني، وَيا مُفَهِّمَ سليمانَ فَهِّمْني).
“Allah’ım! Bana öğrettiğin şeyleri hakkımda faydalı eyle, bana fayda verecek şeyleri öğret, beni, bana fayda verecek ilim ile nasiplendir.” [Allâhümmenfe’nî bimâ ‘allemtenî ve ‘allimnî mâ yenfe’unî verzügnî ‘ilmen tenfe’unî bihî]. "Ey, İbrahim'e ilim ihsan eden, bana da ihsan et. Ey, Süleyman'a kavrayışı ihsan eden, bana da anlamayı, kavramayı ihsan et.".
"O Allah benefit me with what You have taught me, and teach me that which will benefit me, and grant me knowledge which will benefit me." [Allahumman fa’nee bi-maa ‘allam-ta-nee wa ‘allim-nee maa yanfa’u-nee war zuq-nee ‘ilman yanfa’u-nee]. "O You Who taught Ibraaheem, teach me; O You Who caused Sulaymaan to understand, cause me to understand.!"
[ 10 ] حديث: "إنَّ اللَّهَ طَيِّبٌ لَا يَقْبَلُ إلَّا طَيِّبًا". Allah Tayyib'tir, Tayyib Olanı Kabûl Eder Being pure (at-Tayyib) |
[ 10 ]
حديث: "إنَّ اللَّهَ طَيِّبٌ لَا يَقْبَلُ إلَّا طَيِّبًا".
عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللهُ عَنْهُ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ: "إنَّ اللهَ طَيِّبٌ لَا يَقْبَلُ إلَّا طَيِّبًا، وَإِنَّ اللهَ أَمَرَ الْمُؤْمِنِينَ بِمَا أَمَرَ بِهِ الْمُرْسَلِينَ فَقَالَ تَعَالَى: "يَٰٓأَيُّهَا ٱلرُّسُلُ كُلُواْ مِنَ ٱلطَّيِّبَٰتِ وَٱعۡمَلُواْ صَٰلِحًاۖ "، وَقَالَ تَعَالَى: "يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ كُلُواْ مِن طَيِّبَٰتِ مَا رَزَقۡنَٰكُمۡ" ثُمَّ ذَكَرَ الرَّجُلَ يُطِيلُ السَّفَرَ أَشْعَثَ أَغْبَرَ يَمُدُّ يَدَيْهِ إلَى السَّمَاءِ: يَا رَبِّ! يَا رَبِّ! وَمَطْعَمُهُ حَرَامٌ، وَمَشْرَبُهُ حَرَامٌ، وَمَلْبَسُهُ حَرَامٌ، وَغُذِّيَ بِالْحَرَامِ، فَأَنَّى يُسْتَجَابُ لَهُ؟".
Allah Tayyib'tir, Tayyib Olanı Kabûl Eder:
Ebû Hüreyre (Radıyallahu Anhu)'den: Demiştir ki, Resûlullâh (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "Allahû Teâla pâkdır. Pâk olandan başkasını kabûl etmez. Allahu Teâla mürsel olan Peygamberlerine neyi emrettiyse mü'minlere de onu emretmiştir. (Peygamberler): "Ey peygamberler, pâk ve halâl taâmlardan yiyiniz ve sâlih amel işleyiniz" (Mü'minlere de) "Ey iman edenler, rızk olarak size verdiğimiz pâk ve halâl şeylerden yiyiniz" buyurdu. Ondan sonra Resûl-i Ekrem (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Hazretleri (sözü döndüre dolaştıra) buyurdu ki, insan (Allah yolunda uzun seferlere katlanır, saçları birbirine karışmış, yüzü gözü toza bulanmış, "Yâ Râb! Yâ Rab!" diyerek ellerini gök yüzüne açar. Halbuki, yediği haram, içdiği haram, giydiği haram. Haram ile beslenmiş. Böylesinin duâsı nereden müstecâb olacak?"
Being pure (at-Tayyib):
On the authority of Abu Hurairah (Radeyallāhu ′Anhu), who said: the messenger of Allah (Ṣallā -llāhu ʿalayhī wa-sallam) said: "Allah the Almighty is good and accepts only that which is good. Allah has commanded the faithful to do that which he commanded the messengers, and the Almighty has said: "O ye messengers! Eat of the good things and do right". And Allah the Almighty has said: "O ye who believe! Eat of the good things wherewith We have provided you". Then he mentioned [the case of] a man who, having journeyed far, is dishevelled and dusty and who spreads out his hands to the sky [saying]: "O Lord! O Lord!" - while his food is unlawful, his drink unlawful, his clothing unlawful, and he is nourished unlawfully, so how can he be answered!"
كُتُبِي
وَمُؤَلَّفَاتِي وَأَعمَالِي - Kitaplarım Ve Eserlerim
- My Books and Works
|